Kapat Televizyonu!

Hayatım televizyon seyretmeyi bıraktıktan sonra değişti. Ondan önce ben de bütün gün çalıştıktan sonra eve gelip televizyon seyrediyordum. Hatta, belki çevrenizde de birilerinin yaptığını gördüğünüz gibi; televizyonda belgesel seyrederek kendimi kandırıyordum. Öyle ya, sonuçta magazin veya dizi değil, belgesel. “Bir sürü ilginç şey görüp, bir sürü yepyeni bilgi ediniyorum” diyordum içimden. Aslında magazin programı seyredenden hiç bir farkım olmadığını sonra anladım.


İddia ediyorum; televizyon hayatınızı mahvediyor! İlk milyonumu televizyon seyretmeyi bıraktıktan sonra kazanmamın tesadüf olmadığını düşünüyorum. Türkiye televizyon izleme konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi. Günlük ortalama 330 dakika televizyon seyrediyoruz! 330 dakika! 5 saat! ve bence bu hesap doğru. Eve gelince televizyonu açıyoruz (sabah “kahvaltı haberlerine” bakmadıysak), yatana kadar karşısındayız. Bu arada her şeyden önce vaktimizi kaybediyoruz. Her gün 19:00 23:00 saatleri arasında televizyon seyretseniz bu ayda 2 gün eder. “Sigarayı bırakırsan 1 yılda araba paran çıkar” gibi temelsiz bir hesap yapmayacağım tabii ki. Benim derdim başka.

Bu yazıyı yazmama neden olan şey aslındaki aşağıdaki görüntü oldu.
Bu görüntü 140Journos’un “İstanbul’un bedeli: bölüm 2 — mavi yakalı” videosundan (videoyu https://www.youtube.com/watch?v=PeU5LjFNFW0adresinde seyredebilirsiniz)
Görüntüdeki abimiz hayat pahalılığından şikayet ediyor ve bir yerde de “bizim gibi işini tutturamadıysan/yolunu bulamadıysan” gibi bir laf ediyor. Bu manzara aslında içerisinde bulunduğu durumun da kök nedeni olabilir. Bakınız kendisi neyle meşgul; televizyon seyrediyor. Kızı orada ders çalışıyor, onunla ilgilenmiyor gibi işin duygusal boyutuna girmeyeceğim, beni ilgilendirmez. Ama eğer durumundan memnun değilsen ve bunu değiştirmenin bir yolunu bulmak için çalışmak yerine televizyon seyrediyorsan senin için üzülmemiz de pek mümkün olmayacak gibi duruyor.
Günde 4 saat, ayda 2 gün hesabına dönersek bu en basitinden yeni bir beceri edinmek için yeterli bir süre. Bir yabancı dil, bir meslek kursu, bir el işi kursu, bir bilgisayar kursu, bir web tasarımı kursu veya ek iş olarak bir şeyler yapmak için fazlasıyla yeterli bir süre. Bir yerde “başarını 18:00–24:00 saatleri arasında ne yaptığın belirler” diye bir söz okumuştum. Televizyon seyretmeyi bıraktıktan sonra bunun gerçekten ne anlama geldiğini anladım. O saatleri yeni bir şey öğrenmek için harcadım uzunca bir süre. Sonra da bir şeyler üretmek için. Sonuçta ilk milyonum maaşlı çalıştığım bir işte gelmedi. Maaşlı işimi bırakmamı sağlayan şeyleri de maaşlı çalışırken işten sonra gittiğim eğitimler ve çalışmalarım oldu.
Evet televizyon zaman öldürmenizi sağlıyor. Evet, televizyon seyrederek mezara kadar geçen sürenin size daha kısaymış gibi gelmesini sağlayabilirsiniz. Ama televizyon sizi mutsuz ediyor. Seyrettiğiniz programların kaçının pozitif bir tona sahip olduğunu düşündünüz mü hiç? yarışmacılar arasında yaşanan gerginlikler, cinayet haberleri, dizideki karakterlerin bitmeyen entrikaları, hepsi beyninizde yer buluyor. Ve sizi kötü bir haber: Beyin çoğu zaman seyrettiği bir şeyin televizyonda olduğunu farketmiyor ve gerçek zannediyor. Yani siz o gerginliği beyninizde gerçekten yaşıyorsunuz. Sabahları neden yorgun kalktığınızı anladınız mı? işin stresinden sonra bir de hangi yarışmacı adaya veda edecek? Dizide eşini aldatanlar yakalanacak mı? gibi soruların yanında açık oturumdakilerin bağrışları bile beyninizde ve içinizde. Üstelik hayatınız hiç bir zaman o dizidekilerinki kadar mükemmel olmayacak. Bunlar sizi mutsuz ediyor.
Özetle; kendinize yepyeni bir hayat kurabilecekken vaktinizi sizi mutsuz eden ve hayatınızdan çalan bir kutunun karşısında geçirmeyin. (Bu yazıdaki “televizyon” ksımını “oyun” veya “sosyal medya” ile değiştirebilirsiniz, sanıyorum onlar için de aynı derecede geçerli olacaktır).

Comments

Popular posts from this blog

Sadece Hayal Kurmak Sizi Bir Yere Götürmez

Sizden Batman Olur muydu?

Bana Anlatma Kardeşim!